İçeriğe geç

Kasem ne için okunur ?

Sizi kızdırma riskini göze alıyorum: Kasem, çoğu zaman gerçeği aydınlatmak için değil, gerçeği saklamak için okunur. “Vallahi, billahi” diye başlayıp kendimizi aklamaya çalıştığımız o anlar… Aslında güveni inşa etmek yerine, güven açığını kapatmaya uğraştığımızı itiraf eder. Bu yazıda “Kasem ne için okunur?” sorusuna alışılageldik cevapların ötesinde, eleştirel ve samimi bir pencereden bakacağım. Çünkü bazı tabuların üzerine cesurca gitmezsek, toplumca aynı kısır döngüde dönüp duracağız.

İddialı not: Kasem çoğu insan için bir cesaret değil, bir korku ritüelidir; “Ya inanmazlarsa?” korkusu.

Kasem ne için okunur?

Klasik anlatı şudur: Kasem (yemin), sözü bağlamak, niyeti ciddileştirmek, doğruluğu temin etmek için okunur. Mahkemede, pazarda, siyasette, evde… İnsan sözünün arkasında durduğunu göstermek ister. Dini literatürde “kasem” kutsal bir şahitliği çağrıştırır; gündelik hayatta ise “ant içmek” gibi anlaşılır. Peki gerçek hayatta tablo bu kadar masum mu?

Geleneksel cevap: Bağlayıcılık, disiplin, kararlılık

Kasem, bir tür psikolojik kontrat gibi çalışır. Kendine kasem etmek, hedefe kilitlenme ve irade eğitimi sağlar; bir gruba karşı kasem etmek, sosyal kontrol üretir. Teoride fena durmuyor: Şahitlik duygusu, sorumluluk bilinci, “söz namustur” fikri… Belli koşullarda bu mekanizmaların davranışı iyileştirdiği de bir gerçek.

Eleştirel bakış: Kasem, güvenin vekilidir—ve vekil daima kusurludur

Kasem ne için okunur, samimi söyleyelim: Çoğu kez kanıt yokluğunu telafi etmek için. Delilin, şeffaflığın, hesap verebilirliğin olmadığı yerde kasem devreye sokulur. Bu da üç temel sorun üretir:

  • Yemin enflasyonu: Ne kadar çok yemin edersek, yemin o kadar ucuzlar. “Vallahi”nin bakkalda da, televizyonda da, toplantıda da aynı kolaylıkla harcanması, sözün kredi notunu düşürür. Sonuç? Gerçeği güçlendirmek yerine, şüpheyi normalleştirir.
  • Manipülasyon riski: Kasem, dinleyenin duygularını rehine alabilir. “Yemin ettim, o hâlde haklıyım” kısa devresine düşeriz. Oysa haklılık ispatla gelir; yemin sadece iddiayı dramatize eder.
  • Ahlaki uyuşukluk: Kasem, içsel muhasebenin yerini alırsa, vicdan tembelleşir. “Nasıl olsa ant içtim” rahatlığı, gerçek sorumluluğu rafa kaldırır. Etik, ritüele devredilemez.

“Kasem duası” furyası: İnanç mı, istismar mı?

İnternette “kasem duası” adı altında dilek listeleri, aşk garantileri, iş açıcı reçeteler dolaşıyor. Eleştirel sorular sormadan geçemem:

  • Kasem, çaba olmadan sonucu garanti eden bir kısayol mu?
  • Bir metni belli sayıda okuyunca, dikkat, emek, yetkinlik ve etik sorumluluk otomatik mi tamamlanıyor?
  • “Dua + kasem = sonuç” denklemine indirgenmiş bir dünya, insanı araçsallaştırmaz mı?

İnanç, elbette kişinin kendi öz alanıdır. Ancak ticari paketler hâline getirilmiş, “şu kadar günde kesin sonuç” vaatleri, hassasiyet suiistimalidir. Burada kasem, derinleşme değil, kaçış kapısı olur: Sorumluluğu göklere atıp, insan emeğini görmezden gelmek.

Kasemin karanlık aynası: Korku, kontrol, koz

Kasem, doğru bağlamda disiplin üretebilir; yanlış bağlamda ise korku ve kontrol üretir. Aile içi baskıda, iş yerinde mobbingte, toplumsal tartışmalarda “Yemin et!” talebi bir güce dönüşür. Peki bu güç neyin üzerine kurulur? Güvensizliğin. O yüzden sorayım: Güvensizlik büyüdükçe daha çok mu kasem edeceğiz, yoksa güvensizliğin nedenlerini mi onaracağız?

Kasem ne zaman anlamlıdır, ne zaman sakıncalı?

Anlamlıdır—kişi kendi nefsine, kimseyi araçsallaştırmadan, hedeflerini somut adımlarla desteklediğinde. “Her gün 30 dakika çalışacağıma kasem ederim” diyorsanız, bunu izleme sistemi, geri bildirim ve denetimle pekiştiriyorsanız; kasem burada bir niyet tespiti olur.

Sakıncalıdır—sorumluluğu delilsiz iddia ve duygusal baskıyla ikame ettiğinde. “Kasem ettim, o hâlde güven” mantığı, etik ekonomiyi bozar. Güven, kanıt ve tutarlılık ister; kasem tek başına bu ikisini üretmez.

Provokatif sorular: Rahatsız olmayı göze alalım

  • Gerçekten güvenilir olan, yemin eden mi, yoksa şeffaf veri sunan mı?
  • Çocuğa “Söz ver!” demek mi doğru, yoksa takip edilebilir küçük taahhütler koymak mı?
  • İş dünyasında “on sözleşme yerine bir kasem” mi isteriz, yoksa net süreç ve kayıt mı?
  • İnanç alanında kasem, derinleşmeyi mi yoksa kolaycı teselliyi mi besliyor?

Kasemi yerine koymak: Güvenin gerçek yakıtı

Kasem ne için okunur sorusuna rafine bir cevap arıyorsak, şu aksiyonları konuşmadan olmaz:

  1. Şeffaflık standardı: Söz veriyorsan, takvim ve ölçüt ver. Kasem değil, kriter konuşsun.
  2. Kanıt kültürü: İddia sunan, delil de sunar. Kasem, delilin özeti değil, duygusal makyajıdır.
  3. Mikro-taahhütler: Büyük yeminler yerine küçük ama izlenebilir adımlar. Güven, küçük zaferlerin toplamıdır.
  4. Hesap verebilirlik: Söz tutulmadıysa, mazeret değil, düzeltme planı gelir. Aksi hâlde kasem, sadece ses efekti.

Son söz: Kasem, araçtır—ama direksiyon sizde olmalı

Kasem ne için okunur? En saf hâliyle, niyeti toparlamak ve sözü bağlamak için. Ama onu bir hakikat ispatı zannettiğimiz anda yoldan çıkarız. Hakikat, kasemin değil, tutarlılığın meyvesidir. O yüzden gelin, kasemi kutsal bir sihirli anahtar değil, sınırlı bir psikolojik araç olarak yerli yerine koyalım. Bir dahaki “Yemin eder misin?” sorusunda, önce şunu isteyelim: “Kanıtın nerede?” Çünkü güven, kasemin gürültüsünde değil, gerçeğin sakinliğinde büyür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasinosplash