Tenisçi Dirseğinde Kolun Neresi Ağrır? Psikolojinin Dokunduğu Yer
İnsan davranışlarını anlamak, çoğu zaman görünmeyen bir ağrıyı çözümlemeye benzer. Bir psikolog olarak, bedenin verdiği sinyalleri yalnızca fizyolojik değil, psikolojik bir dilin ifadesi olarak da görürüm. Çünkü beden konuşur; bazen bir baş ağrısı kaygıyı, bazen bir mide sancısı bastırılmış öfkeyi anlatır. Tenisçi dirseği (lateral epikondilit) de bu sessiz konuşmaların bir örneğidir. Ama soralım: Tenisçi dirseğinde kolun neresi ağrır? Bu sorunun yanıtı, yalnızca kaslarda değil, zihnin derinlerinde gizlidir.
Bedenin Sesi: Ağrının Psikolojik Anlamı
Tenisçi dirseği tıpta, dirseğin dış kısmında yer alan kas ve tendonların aşırı kullanımı sonucu oluşan bir ağrıdır. Ancak insan, yalnızca fiziksel bir varlık değildir; davranışlarının her kökünde bir duygu, bir düşünce, bir anlam arayışı vardır.
Bu nedenle, dirseğin dış tarafındaki ağrı, sembolik olarak “fazla yüklenme”nin beden diliyle ifadesidir. Birey, sürekli “yetiştirmek”, “başarmak” ve “tutmak” zorunda hissettiğinde; zihinsel gerilimin karşılığı bedende ortaya çıkar. Tenisçi dirseği, çoğu zaman mükemmeliyetçiliğin, kontrol ihtiyacının ve bastırılmış yorgunluğun somut bir yansımasıdır.
Bilişsel Psikoloji: Tekrarlanan Düşünceler, Tekrarlanan Hareketler
Bilişsel psikoloji bize şunu öğretir: Zihin, alışkanlıklarla düşünür. Aynı kalıplar, aynı kaygılar, aynı iç konuşmalar, tıpkı kasların sürekli aynı hareketleri tekrar etmesi gibi zihinsel bir yorgunluk yaratır.
Tenisçi dirseği olan bir birey, genellikle yaşamında da aynı tür tekrarlara maruz kalır. “Yine aynı problemi çözüyorum”, “yine aynı insanlara tutunuyorum” veya “yine aynı çabayı sarf ediyorum” cümleleri, dirseğin sürekli zorlanışıyla paraleldir. Yani kolun dış kısmında hissedilen ağrı, bazen zihnin “artık bırak” diyen sessiz çağrısıdır.
Bilişsel olarak, bu durum “fazla yüklenme bilişi” (overthinking) ile ilişkilidir. Kişi sürekli kontrol altında kalmak, hata yapmamak, her şeyi doğru yapmak ister. Bu da zihinsel kasların sürekli kasılı kalması gibidir. Zamanla, bu gerginlik bedene iner.
Duygusal Psikoloji: Bastırılmış Gerilim ve Duygusal Yorgunluk
Duygusal psikoloji açısından bakıldığında, tenisçi dirseği bir “tutunma ağrısı”dır. Duygusal olarak kişi, bazen bir ilişkiye, bir işe ya da bir kimliğe fazla tutunur. “Bırakamamak” bedende bir direnç yaratır.
Kol, insanda eylemin simgesidir. Bir şeyi kavrar, taşır, korur, iter. Eğer kişi duygusal olarak sürekli “taşıma” modundaysa, dirsek bu yükü hisseder. Bu yüzden tenisçi dirseğinde ağrı genellikle kolun dış kısmında, yani dünyaya uzanan tarafında hissedilir. Çünkü insan, iç dünyasındaki dengesizlikleri dışa uzattığında, beden bu gerilimi kaydeder.
Bu açıdan tenisçi dirseği, yalnızca bir fiziksel ağrı değil, “fazla sorumluluk alma”nın, “duygusal yük taşımak”ın da bedensel bir ifadesidir.
Sosyal Psikoloji: Başarı Kültürü ve Görünmeyen Baskılar
Sosyal psikoloji perspektifinden bakarsak, modern toplum bireyden sürekli “üretmesini” bekler. “Hareketsiz kalma”, “başar”, “yetiştir” gibi mesajlar, bireyi sürekli aktif kalmaya iter. Bu kültürel baskı, bedende kronik bir gerginliğe dönüşür.
Tenisçi dirseği genellikle fiziksel iş yapanlarda değil, aynı zamanda ofis çalışanlarında, yazarlarda, müzisyenlerde de görülür. Çünkü bu kişiler de toplumsal olarak “hareket etmeye”, “verimli olmaya” zorlanırlar. Yani ağrının yeri değişmez: kolun dış kısmı, yükün en çok hissedildiği yerdir.
Bu durum, bireyin toplumsal rollerle içsel ihtiyaçları arasındaki çatışmayı da temsil eder. İnsan, bazen “elini çekmek” ister ama toplum ondan “devam etmesini” bekler. İşte o gerilim, dirseğin tam orasında hissedilir.
Sonuç: Ağrının Anlamını Duymak
Tenisçi dirseğinde kolun neresi ağrır? Cevap basit gibi görünür: dirseğin dış tarafı, kas ve tendonların birleştiği bölge. Ancak psikolojik olarak o ağrı, “fazla yüklenmiş” bir zihnin yankısıdır.
Zihin ve beden arasında kurulan köprü, insanın kendi farkındalığıyla onarılır. Bu nedenle her ağrıyı bir mesaj olarak okumak gerekir: “Ne kadar yük taşıyorum?”, “Kimi memnun etmeye çalışıyorum?”, “Neden hâlâ bırakmıyorum?”
Belki de ağrının iyileşmesi, kas gevşemesinden önce, düşüncelerin gevşemesiyle başlar. Çünkü beden, zihnin hikayesini yazmaya devam eder — ta ki kişi o hikayeyi yeniden yazmaya cesaret edene kadar.
Senin kolun nerede ağrıyor?
Yorumlarda kendi içsel deneyimini paylaş. Belki senin ağrın, bir duygunun yankısıdır.